2/02/2012

ÇOK TANRILI BİR ŞEHİR - Hüseyin Avni DEDE

Sahibiydim bir dostluğun
Tatlı bir kardeşliğin
Düşünüp dururdum geceler boyu
Geceler boyu hüzün ve kahır
Bir yerlerim uzar giderdi yokuşta
Ben de uzar giderdim şiir de uzar giderdi
Aklıma gelmeseydi helva ekmek dağıttığı
İhtiyar kadınların cami avlusunda genç kızların
Elbet ellerim ısınırdı bir evin bacasında
Çok tanrılı bir şehirde bu kadar kötü yaşar mıydım

Acıyı gömmeye gidiyor bir araba dolusu insan
Bir çoğunun sobası da yok mangalı da
Zor gelir kar yağarken sıcak ekmek düşünmek
Bir kalksa yerinden bir tutsa felçli ayakları
Doğru sahile koşar yüreğine yandığım
Bulur orada orhan veli'yi rüştü onur'u
Bir balıkçı sandalından beş on sardalya balığı
Koyarlar yanına yeni rakıyı peynir alırlar yüz gram
Uçar gelir muzaffer tayyip uslu güvercinler arasından
Her tarafı şiir olmuş ağrısı dinmiştir artık
Şaşarlar denizin güzelliğine insanların dostluğuna
Dördü birden çok tanrılı bir şehirde yaşarlar
Vakit gelmiştir karanlık çökmüştür şiir eskimiştir
Tıpkı ayaklarındaki yırtık yamalı postallar gibi
Şiircenk gülümser biraz yorgun biraz ağrılı çok değil
Beyoğlu hasrettir yağmura güneşe toprağın kokusuna
Saat kulesi sakalımın tellerine hasrettir

Çok tanrılı bir şehirde şair hüseyin avni dede'yim
Gözlerimle gördüm ihtilâlin acısını
Bacısını ellerinden tutan bir çocuğun gözleriyle
Faytonların geçtiği atların pislediği
Dar sokaklar uzun sokaklar ölü sokaklar
En kötüsü evden beş parasız çıktığım
Kan ter içinde sabahtan akşama kadar
Bir iki mısra için koştuğum yaşamaktan bıktığım
Çok tanrılı bir şehirde acı ile yaşamak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder